26 Nisan 2019 Cuma

Baston Kenti Devrek

Devrek Tanıtımı

devrek baston kenti

Batı karadenizde yolumuza Devrek ile devam ediyoruz. Türkiye'nin her köşesini bucak bucak dolaşırken her yerde yeni insanlar görüyor, yeni kültürlerle karşılaşıyoruz. Devrek yolların kavşağında kurulmuş bir yerleşim alanıdır. Batıya Ereğli'ye ve Zonguldak'a Kuzeye Kilimli sahiline ve Bartın'a bağlanıyor. Kilimli sahiline ulaşmak için 40 km. kadar yol almanız yeterli. Doğuya yönelirseniz Karabük ve Safranbolu'ya çıkarsınız. Fakat önce burada mola vermeyi tercih ediyoruz.
Devrek ülkemizin baston yapımcılığı ile ünlü ilçesidir. Türkiye'nin en güzel bastonları burada eğrilip bükülüyor, üzerine işler işleniyor. Daha sonra Türkiye'nin dört köşesine dağılıyor.

devrek bastonları

Sadece Türkiye'ye değil Devrek bastonları tüm Dünyaya dağıtılıyor. Devrek'in bastonlarının ünü ülke sınırlarımızı aşalı çok zaman geçmiş. Sayıları biraz azalmaya yüz tuttu ama yine de baston atölyelerinden birine girip bu mesleğin nasıl icra edildiğini izleyebilirsiniz. En güzellerinden birini de satın alabilirsiniz. İhtiyacınız olmasa da evinizin süsü olur. Baston Devrek'e Mısır savaşı sırasında İngiliz komutanın bastonunu gören Mıntıka Çelebi tarafından getirilmiş. Gövdesi kızılcık ağacından, sapı armanda boynuzundan yapılıyor. Ucuna da çabuk aşınmasın diye artık kemiklerden "papuç" takılıyor. Öyle ki bu işin ustaları kaliteli asıl bir bastonun 150 sene dayanacağını söylüyorlar. Tanıtması, anlatması bizden karar vermesi sizden...

23 Nisan 2019 Salı

Adalar Tanıtımı İstanbul

Prens Adada dokuz Rum Ortodoks, bir Ermeni, bir Latin kilisesi ile bir Musevi Sinagogu vardır. Çok büyük bir ahşap yapı olan 235 odalı Rum Yetimhanesi otel olarak restore ediliyor. Splendid Palas Oteli, Anadolu Klübü, belediyenin bulunduğu konak, kaymakamlığın bulunduğu Hacapulos Köşkü, uzunca bir süre ilkokul olarak kullanılan İskenderiye Patriği Sofranios'un köşkü, İzzet Paşa köşkü adanın başlıca yapılarıdır. Sovyet Devrimi'nin liderlerinden Troçki sürgün yaşamının ilk dört yılını İzzet Paşa yalısında geçirmişti.


Want to add a caption to this image? Click the Settings icon.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir de Burgazada hep Saik Faik le birlikte hatırlanır. Hitoyecimizin yaşadığı ev müze olarak ziyaret edilebiliyor. Şakir Paşa köşkünde doğup büyüdü. Heybeli'ye 1776'da Rum Orto doks Patriği Karacas'ın yerleşmesi ile adanın kaderi değişti. Karacas patrikhaneye küsüp bugünkü Deniz Lisesi'nin yerine bir köşk yaptırmıştı. Sonraları, 1845 yılında Aya Triada Manastırı'nda Ruhban Okulu açılınca ada hızlı bir gelişme gösterdi.


Want to add a caption to this image? Click the Settings icon.

Günümüzde Deniz Lisesi ve Harbokulu ile biraz “askeri” havası vardır. Bir de sanatoryumu ile bilinir. İkinci büyük ada olan Heybeli'nin en yükseği 136 metre olan Değirmen Tepesi'nden başka üç büyük tepesi daha vardır. Ümit Tepesi'nde Hagia Triada Manastırı'nın yerine sonradan yapılan Ruhban Okulu bulunur. Okulun kütüphanesi çok zengindir. Domuz Tepesi denilen diğeri ise adada bir süre yaşayan Makarios'un adıyla anılırdı.

SAPANCA

SAPANCA GEZİSİ

Sakarya'nın turistik açıdan ilgi gören iki ilçesi var. Biri Sapanca, diğeri de Karadeniz kıyısındaki Karasu.
İstanbul'a 120 km uzaklıktaki Sapanca ilçesi aynı adlı gölün kıyısına kurulmuş. Otoyolla İstanbul'dan 1.5 saatte ulaşılıyor. Sapanca çıkışını görünce otoyoldan ayrılıyor ve hemen ulaşıyorsunuz. Sapanca ve çevresi İstanbul'a yakınlığı ve güzelliği nedeni ile yazlık konut istilasına uğrayan yerlerden biri. Sapanca'ya yaklaştıkça tepelere doğru yayılıp giden sayısız ev yol boyunca sizi izleyecek. Şimdi kendi halinde bir ilçe olduğuna bakmayın. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir merkezmiş. Şimdi bağlı olduğu ilin merkezi Adapazarı daha 1701 yılında Sapanca'nın köyüymüş. 16. yüzyılın ikinci yarısında yapılan Rüstem Paşa Camisi bir Mimar Sinan eseri olarak o dönemlere tanıklık eder. Sapanca'da bugün geçmişten pek az iz görebilirsiniz. Şimdi gölü, temiz havası ile bir sayfiye havasındadır. Otomobille yolculuk etmekten usanmış olanlar İstanbul'dan trenle de gidebilirler. Göl kıyısında dolaşmak isterseniz ilçenin içinde biraz canınız sıkılabilir. Evler göle sıfır olduğundan çok küçük bir bölümde göl kıyısında yürümek olanağı var. Ama ilçeden çıkıp göl kıyısında dolaşacak olursanız bu eğlenceli olabilir. Sapanca'da yolun ortasında göreceğiniz ve üzerindeki bir levhada hikayesini okuyabileceğiniz kocamış Çınar geceleri ışıklandırılıyor. Ama ağaca asılmış küçük ampullerle yapılan ışıklandırma bizce bu anıt ağaca yakışmıyor. Gölün balıklarından, özellikle yayın ve çevredeki çiftliklerde üretilen alabalıklardan yemek isterseniz sahil çevresindeki lokantaların fiyatları makul sayılabilir. Konaklamak isteyenler üç yıldızlı Sapanca Hotel'den yararlanabilirler.

KARASU

Adapazarı'na 52 km uzaklıktaki Karasu'ya Kandıra üzerinden de ulaşılabilir. Tipik Karadeniz kıyı kasabası özelliği taşıyan Karasu son yıllarda ilgi çekmeye başladı ve yazlık evler çoğalıyor. Uzun, geniş ve ince kumlu plajı güzel. Denize yakın çok sayıda küçük göl vardır. Küçükboğaz, Acarlar, Büyük Akgöl balık avlamak, kıyısında dolaşmak ve piknik yapmak için uygun.

22 Nisan 2019 Pazartesi

BALIKESİR

balıkesir
Marmara ve Ege'ye sahilleri olan ve ağırlıklı olarak iç turizme hitabeden çok sayıda turizm merkezine sahip Balıkesir ilinin merkezi turizm açısından bir geçiş noktasıdır. 303 yılında Karesi Bey tarafından kurulan kent 1345'de Osmanlı topraklarına katılmıştı. Kentin kurucusu Karesi Bey'in türbesi Paşa Camisi yakınındadır. Mustafa Fakıh Mahal- lesi'ndeki Paşa camisi 1461'de yapılmıştı. Bugünkü hali 1897 depreminde yıkılanın yerine yeniden yapılanıdır. Camiyi yaptıran Zağnos Paşa'nın türbesi de caminin bitişiğindedir. Eski Cami diye bilinen Yıldırım Camisi ve külliyesi 1388'de yapılmıştır. Konaklamak isteyenler iyi oteller bulacaklardır.

GÖNEN

Bizans, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimlerinin izlerini taşıyan Gönen eskiden beri önemli bir kaplıca merkezidir. Kent merkezi girişinde, Gönen Çayı kenarındaki kaplıcalarda çeşitli hastalıklara iyi gelen içmeler de vardır. Banyolar caddesinde kaplıca otelleri ile pansiyonlar ve lokantalar sıralanır. Yakın çevredeki Alacaoluk, Atıcıoba, Babayaka köylerinde tarihi kale kalıntıları görülebilir.

BANDIRMA

Liman kenti olan Bandırma ilçesi İstanbul'la karşılıklı feribot seferleri ve İzmir mototreni ile bağlantılı ulaşım sağlar. Bandırma'nın içinde aşırı kirlenme nedeniyle denize girilemez. Ancak Kapıdağ Yarımadası yolu üzerinde otel, pansiyon ve plajlardan yararlanılabilir. İlçe'deki en önemli dini yapı 1873'de yanan 19. yy. camisinin yerine mimar Kemalettin Bey'in planı ile yeniden yapılan Haydar Çavuş Camisidir.

KUŞ CENNETİ

Bandırma - Balıkesir yolunun 16. km'sinden ayrılan yoldan 2 km batı yönüne giderek ulaşılan Manyas Gölü'nün kıyısında çok zengin yerleşik ve göçmen kuş türünün yaşadığı alan 1959'da milli park ilan edilmiştir. Türkiye'nin en eski milli parklarından Kuş Cenneti'nin bilimsel tesbitini İstanbul Üniversitesi'nde çalışan Alman Prof.
Kurt Kosswigg yapmıştır. Yörede 200'ün üzerinde kuş türü saptanmıştır. Çok ender rastlanan türlerin de bulunuğu Kuş Cenneti'nde gözetleme kule- leri, göl çevresinde lokantalar ve piknik alanları bulunmaktadır.
Bütün doğal güzellikler gibi Manyas Kuş Cenneti de çevre kirlenmesinden olumsuz etkilenmektedir. Geçtiğimiz yıllarda çevre korumacı kuruluşlar bu doğal cennetin korunması için yoğun eylemler gerçekleştirmişlerdi.

BALIKESİR REHBERİ

İstanbul ve Bursa ile İzmir arasında bağlantı noktası olan Balıkesir'in ana karayolu üzerindedir. Bandırma limanı yoluyla deniz ulaşımına da sahiptir. İstanbul: 393 Km, İzmir: 172 Km. Bursa: 150 Km.

NE ZAMAN GİTMELİ

Balıkesir'in merkezi içerdedir fakat ilin hem Marmara, hem de Ege denizine sahilleri vardır. Denizden yararlanmak için Akdeniz ve Güney Ege'ye göre suların daha geç ısındığını dikkate alarak Temmuz-Ağustos ayları tercih edilmelidir. Kaplıca turizmi için de aynı aylar uygundur. Kış aylarında sahil şeridindeki otellerin çoğu kapalıdır.

16 Nisan 2019 Salı

Dalyan




DALYAN
 Kenti ikiz kızkardeşi ile uygunsuz ilişki kurduğu için sürülen Miletos'un oğlu Kaunos kurmuş. Dalyan'dan da görülebilen kaya mezarları ise MÖ. 4. yy'da yapılmış, daha sonraları Roma döneminde de kullanılmış. Lykia tipi mezarların içinde ölülerin üzerine yatırıldığı üç taş yatak bulunmaktadır. Cephede iki İon sütunu, sütunların üzerinde firiz ve alınlık görülmektedir. Alınlıkların birinde arslan kabartmaları vardır.
Dalyan'dan tekneyle gelinen iskeleden on dakikalık bir yürüyüşle antik kente ulaşılıyor. Denizden yatla gelenler Delikli Ada çevresinde demirleyip kayıkla ören yerine ulaşabilirler.
Kentin limanı akropolün aşağısındaki Sülüklü Göl'dü. O zaman deniz Kaunos'un akropolüne kadar gelmekteydi.
Perslerin Anadolu'yu bütünüyle ele geçirmesi üzerine kent Mausolos'un yönetimine girdi. MÖ. 334'de İskender'in Persleri yenmesi üzerine kent Prenses Ada'nın, sonra MÖ. 313'de Antigonos'un, 306'da
Dünyoda nesileri tükenme fekhkesi ile korşı korsıya olan Coreffa Careffa kaplımbağalarının Bosh yumurtlama yerlerinden Biri olan İzfuzu sahili ince kumlu uzun plaji ile #ofililerin de Kaplumbağalar koder ilgisini cekiyor.
da Ptolemaios'un yönetimine girdi. Daha sonra Rodos Krallığı, Bergama Krallığı ve Roma egemenlikleri altında kaldı. Limanının dolmasıyla önemini yitirmeye başladı.
Akropol 152 metre yükseklikteki tepeye kurulmuştur. Surların kuzey yönünde olanı orta çağdan kalmadır. Uzun sur limanın kuzey yönünden başlayıp Dalyan Köyü'nün ilerlerindeki sarp kayalığa kadar uzanıyor. Surun kuzey kısmı Mausollos döneminde yapılmıştı. Kuzeybatı yönündekiler Hellenistik dönemdendir. Limana doğru olanlar ise Arkaik Devir'den kalmadır. Tiyatro Akrapol'ün eteğindedir. 33 Oturma sırası bulunmaktadır. Tiyatronun batı yönündeki yapı kalıntılarından birisi bazilika tipi kiliseye aittir. Diğerleri Roma Hamamı ve Tapınağa aittir.
Aşağıda tamamlanmayan bir daire biçiminde örülmüş ve yivsiz sütunları bulunan yapının arkasında üç basamakla yükseltilmiş podyum bulunuyor. Burada tapınağın kalıntıları görülüyor. Daire biçimindeki yapının ne olduğu ise bilinemiyor. Eski liman olan Sülüklü Göl'ün kuzeyinde yapılan kazılarda stoa ortaya çıkarıldı. Çevresinde bir çok heykel kaidesi bulundu, ama heykeller bulunamadı. Stoanın yakınındaki çeşme restore edilmiştir.

14 Nisan 2019 Pazar

AYDIN - HERAKLIA


heraklia aydın


Tekrar maaş bağlanmış ama birkaç ay sonra gene kesilmiş. Fahri bekçi Mehmet Gümüş maaşlı veya maaşsız tam elli yıldır Athena Tapınağı'nı bekliyor. Eski tahta masadan “Müzesinde” sergilediği ıvır zıvırdan satın alanların verdiği paralarla geçinmeye çalışıyor.
Heraklia'nın bilinen tarihi MÖ. 7. yy'a kadar uzanıyor. Hellenistik ve Roma Dönemlerinde parlayan kent deniz ticareti ile zenginleşmiş.

BAFA GÖ LÜ - HERAKLIA REHBERİ ULAŞIM

Söke'den Milas-Bodrum'a gidenler Bafa Gölü kıyısından geçerler.
Göl kıyısında lokantalar var. En ünlüsü ilkel bir zeytinyağı imalathanesinin yanındaki Çeri'nin Yeri. İstisnasız bütün yemekler zeytinyağlı. Yılanbalığı, kefal, levrek bulunuyor. Deniz balıkları Bodrum'dan geliyor. Fiyatlar heryerde olduğu gibi değişken. Bir fikir vermek için kefalin kilosunun 400, levreğin 7- 800 bin lira olduğunu belirtelim. Heraklia'nın bulunduğu Kapıkırı Köyü'nde girişte Pelikan Restaurant tam bir kır lokantası. Balık, köfte, ızgara ve salata bulunuyor. Önceden bildirilirse gurup alıyor ve menüye tavuk eklenebiliyor. Otoparkı var. (Yusufi Dönmez Tel: 252. 543 51 58) Diğer lokantalar: Kaya, Zeybek ve Köy Gazinosu. Fiyatlar ucuz sayılır. İçki bulunuyor. Heroklia onfik kentinin Atfene fapmağın 30 yıldır Mahofyol Mehmet Gümüş bekliyor. Bir deniz kabuğu sotm alp bv gönüllü bekciyi destekleyin.  Endymion Kutsal Alanı Hristiyanlık döneminde de kutsal sayılmış. Endymion'un ilginç bir hikayesi var: Ay Tanrıçası Selene bir gece burada uyuyan çoban Endymion'u görmüş ve ona vurulmuş. Zeus Selene'nin aşkını kıskanmış ve öfkeyle bir ceza vermiş genç çobana. Çobanı hiç uyanmamaya, sonsuz bir gençlik uykusunda uyumaya mahkum etmiş. O günden sonra oracıkta uyumuş kalmış Endymion, hiç uyanmadan. O derin uykusunda düşler görürken Ay Tanrıçası Selene her gece gelip yanına yatarmış. Selene böylece Endymion'a tam elli çocuk doğurmuş.


8 Nisan 2019 Pazartesi

İZMİR - FOÇA

Foça Eski ve Yeni Foça olarak iki bölümlü bir ilçe. İzmir - Çanakkale yolunun 39. km'sinden sola dönüp 26 km. daha yol alındığında Eski Foça'ya varılıyor. İzmir otogarından yarım saatte bir otobüs kalkıyor. Dönüş de öyle. Çanakkale tarafından gelişte Bergama'dan sonra Yeni Foça ayrımından sağa dönüp sahil yoluyla Eski Foça'ya ulaşmak da mümkün.

Foça, yani eski Foça ilk görüşte insanı çarpan bir yer. Denize bakıyorsunuz önde balıkçı tekneleri, arkada mavi ve ötede küçücük adacıklarla güzeller güzeli bir koy. Karaya dönüyorsunuz daracık taş sokakları, eski evleri ve güzel insanları ile güzeller güzeli bir küçük ilçe. Bunların hepsine birden Foça deniyor ve insanı ilk görüşte tutsak ediveriyor kendine. Foça'da bir öykü anlatılıyor ve öykü Foça'ya çok yakışıyor. Foça'da bir “Karataş” varmış, bunu herkes biliyor da nerede olduğunu kimse bilmiyor.taşa basan mümkünü yok bir daha Foça'dan kopamıyor. Çok zorlanıp bir yerlere gitse de mutlaka dönüp dolaşıp gene geliyor Foça'ya.
Yolu bir kez Foça'ya düşen herkes bu öyküyü duyunca dolaşıp duruyor sokaklarda. Belki Karataş'a basarım da bu güzel yerde kalırım umuduyla. Bize kalırsa Foça'nın her yeri Karataş. Foça'yı görüp de sevmemek, dönüp gelmemek mümkün değil de ondan.
Foçalılar kentlerini şimdilerde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan sevimli Akdeniz fokları ile simgeleştiriyorlar ama eski Foça'lıların simgesi horozdu. Dirliğin ve erken uyanışın sembolü horoz! Foça'ya girince bir horoz heykeli göreceksiniz. Yüzlerce, yüzlerce yıl önce Phokaialılar, yani Foça'nın eski sakinleri tahtadan horoz heykellerini meclislerine, tapınaklarına ve gemilerinin burunlarına koyarlarmış. Foça'da bugün de bir yerlerde bir altın horoz olduğuna inanılıyor.


 Bir sürü insan yıllardır altın horozu arayıp duruyor, fırsat bulurlarsa da sağı solu kazıyorlar. Foçada altın horoz var gerçekten. Foça'nın ta kendisi. Yaman denizcilermiş Phokaialılar, 50 kürekli 500 yolcu alabilen gemilerle Mısır ve İonia kentleri arasında ticaret köprüsü kurmuşlar. Bugünkü Lapseki ve Samsun'u onlar kurmuşlar, bitmemiş Akdeniz'de koloniler kurmuşlar: Güney İtalya'da Velia, Korsika'da Alalia, Ispanya'da Ampuria, Mısır'da Naukratis ve Fransa'da Marsilya. Hani şu Foça'ya benzeyen Marsilya. Eski limanın girişinde yazılı duruyor: “Oturduğunuz bu şehir MÖ. 600 yılında Phokaia'dan gelen denizciler tarafından kurulmuştur.” diye. Yüzyıllar, yüzyıllar geçmiş, Marsilyalılar bir nazire yapmışlar.


6 Nisan 2019 Cumartesi

BURSA - GEMLİK


bursa gemlik

GEMLİK
İstanbul - Bursa yolu üzerinde içinden geçilen Gemlik Bursa'ya 30 Km. uzaklıkta. Marmara kıyı şeridinde “güzel bir körfezin kıyısına kurulmuş ve etrafı zeytinliklerle bezenmiş şirin bir ilçe” diye sorarlardı da eski bulmacalarda, herkes hemen bilip altı harfli adını yazıverdi “Gemlik” diye. Sanayileşmenin yarattığı deniz ve çevre kirliliği bu güzelliği büyük ölçüde alıp götürdü. Gene de çevresi, ençok da Küçük kumla güzelliğini koruyor.
Bursa'dan Gemlik'e gelirken bir tabela göreceksiniz. Şair Orhan Veli'nin “Denizi göreceksin, sakın şaşırma” mısrasının yer aldığı tabeladan sonra birdenbire denizle karşılaşıyorsunuz ve gerçekten şaşırıyorsunuz. Bilmiyorsanız burada böyle birdenbire denizin çıkıvereceğini hiç ummuyorsunuz. Şimdi bir kez daha şaşırılıyor, o da denizin kıyısına geldiğinizde. Denizin sizdeki masmavi imajına hiç benzemeyen kara bir suyla karşılaştığınız için.
Körfezden denize girmek mümkün değil, kuzey sahil şeridine doğru gideceksiniz. Turizm merkezi olarak nisbeten gelişmiş yerlerin yanı sıra aralara serpilmiş küçük balıkçı köyleri de özgünlüklerini korumaya çalışarak yaşıyorlar. Köylerin çevresinde elbetteki her yerde olduğu gibi plansız gelişen yazlıklar, yazlıklar...
Kıyı boyunca uzanan düzgün bir asfalt yolla kaplıcaları ile ünlü Armutlu'ya varılıyor. Gemlik'ten 35 km. uzaklıktaki zeytinliklerle sarılı çevresi, özellikle kalp ve romatizmal hastalıklara iyi gelen kaplıcaları ile Armutlu aynı zamanda sayfiye yeri. Küçük otelleri, pansiyonları ve balıkçı lokantaları ile daha çok iç turizme hizmet veren Armutlu'ya İstanbul ve Mudanya'dan kalkan Denizcilik İşletmeleri vapurları da uğruyor. Yalova-Çınarcık üzerinden Marmara'nın güney sahillerini izleyerek de ulaşılabiliyor. Biraz dolambaçlı ama zevkli bir yolculuk olur.


2 Nisan 2019 Salı

KIYIKÖY


TRAKYA KIYIKÖY GEZİSİ

Kırklareli'ne bağlı Kıyıköy İstanbul'un yakın çevresinde denizin mavisi ve karanın yeşilinin birleştiği güzel bir tatil beldesi.
Her iki tarafından denize ulaşan Pabuç ve Kazan ırmakları arasında yüksek bir tepe üzerine kurulmuş köyün kıyılarında Karadeniz'in hırçın kayalarının oyduğu koylar, mağaralar ve ilginç biçimli anıt kayalar var. Temiz havası ve denizi ve İstanbul'a yakınlığı gerek yazlık gerekse günübirlik tatil için Kıyıköy'ün cazibesini artırıyor. Antik çağlardan bu yana yerleşim olduğu bilinen köyün mağaralarının eskiden korsanlar tarafından kullanıldığı söyleniyor. Nehir kıyısında bulunan kaya içine oyularak yapılmış Aya Nikola manastırının MS. 3. yy'da yapılmış kolon kabartmaları, işlemeli sütunları ile kubbe ve kemerleri görülmeye değer. Köylülerin Neron Çeşmesi dedikleri tarihi çeşme epeyce harap durumda.

kıyıköy manzara



Nehirler boyunca binbir çeşit kır çiçeğinin mis gibi kokuları, ötücü kuşların sonu gelmeyen konserlerinden gün boyu sarhoş olduysanız gün batımında tepeleri boyayarak kaybolan güneşin son ışıklarında Kartaltepe'de çayınızı yudumlayıp eşine az rastlanır Kıyıköy sahilini, “S” çizerek denize ulaşan ırmakları seyretmelisiniz.
Köyde 20 kadar pansiyon bulunuyor. Yaz sezonunda evlerini pansiyon olarak kiraya verenlere de rastlanıyor. Bir kısmı deniz manzaralı pansiyonlar haricinde çadır kurup kamp da yapılabiliyor. Nehirde ya da denizde tekne turu yapmak isteyenler limandaki balıkçı barınağından motorlu veya kürekli tekne “ULAŞIM Edirne yolunu izleyerek Çerkezköy ve Saray'ı geçtikten sonra Kıyıköy'e ulaşılıyor.
“Otobandan gidenler Çerkezköy ayrımından iki yanı ağaçlarla kaplı, hafif virajlı yolu izleyecekler. İstanbul - Kıyıköy arası 164 km, otobüsle de gidilebilir, Kıyıköy otobüsleri üç saatte varıyor . Bir şişme botunuz varsa derelerin ilerilerine doğru keşfe çıkabilir, mevsimindeyse nilüferler arasında kürek çekebilirsiniz.
trakya kıyıköy


Teknelerin çokluğu köyün balıkçı köyü olduğu hakkında daha ilk görüşte bir fikir veriyor. İğneada açıklarından tutulup getirilen Karadeniz'in ünlü kalkan balığını sahildeki balık halinden canlı canlı almak mümkün. Şehirdeki fiyatlara göre daha ekonomik olduğunu hemen belirtelim. Balığı Kıyıköy'de yemek isteyenler kalkan, tekir, lüfer, karagöz gibi çeşitler arasından, tabii mevsimine göre, seçim yapabilirler. Midye ve pavurya sevenler için ise Kıyıköy tam bir cennet. Nehirde kefal de tutuluyor ama dibe yakın yaşayan bu balığın etinde toprak kokusu oluyor.
Bahar aylarında doğanın binbir renge büründüğü bu şirin yörede şehir gürültüsü, trafik ve kalabalık, kirli havadan uzaklaşıp biraz olsun arınmak mümkün.