17 Ağustos 2019 Cumartesi

AYVALIK


Ayvalık iskele merkezdeki kaosa bakıp, bura­dan bir an önce uzaklaşmaya karar verirseniz büyük hata edersiniz. Çünkü arka sokaklardaki cevherleri ve perşembe günü kurulan şenlikli pazarı kaçırmış olursunuz. Gezmek için yine en iyi zaman akşamüstü. Pazarın içinden geçerken, arnavut kaldırımı, dar sokaklarda da dola­şıyorsunuz aynı zamanda. Sokak aralarındaki birçok cami bir zamanlar Ortodoks kilisesiydi. Pazarın en hoş yeri, sebze ve meyvelerin satıl­dığı meydan. Pazarın toplanma saatine doğru oradaysanız, herkes birbiriyle dalga geçmeye başlıyor. Pazar şemsiyelerinin arkasında yükse­len güzelim Ayvalık evlerine, batan güneşin kı­zılı vuruyor. Sebzeci Vahit Bey, aslen Rumelili. 20 yıldır aşık olduğu kadını yanına çağırıp fo­toğraf çektirmek istiyor. Sarışın kadın utanıp kaçıyor. Vahit Bey ellerini beline koyuyor, gömleğin önü açık, poz veriyor . Akdeniz'in sıcaklığı herkesin yüzünde, Ayvalık insanına çok çabuk kanım kaynıyor.



Ayvalık'ın büyüsü arka sokaklarında. Eğer Ayvalık'ın içindeki her kiliseyi tek tek görmek istiyorsanız, otellerde ve seyahat acentelerinde dağıtı lan kent haritalarından yararlanabilirsiniz . Dalkıran Mehmetağa Caddesi, evlerin önünde insanların oturduğu, balkonlarda biberlerin kurutulduğu yaşayan, güzel bir sokak, Fevzi Çakmak Caddesi de öyle. Taksiyarhis Kilise­si buraya yakın, hiçbir zaman camiye dönüştü­rülmemiş 130 yıllık bir kilise. Balık derisine çizil­miş değerli portreler ve ikonalar çalındığı için kilise kapatılmış. Geriye kalanlar İstanbul'daki Rum Ortodoks Patrik hanesi' nde.

Ayvalık sokaklarında beni şaşırtan iki bina daha var. Tarihe karışmış bir zenginliğin ve refahın sağlam bir göstergesi olarak, "görülmeye de­ ğer''. iki pansiyon. Birisi Fevzi Çakmak Cadde­ si'nde Bonjour Pansiyon diğeri de postanenin arkasındaki Yalı Pansiyon. 21O yıllık Yalı Pansiyon'da, bir dönem İtalyanlar, bir dönem de Yunanlılar yaşamış. Bonjour da 300 yıllık. Bir zamanlar Fransız sefarethanesiymiş.

Ayvalık iskelede, tekne turlarından boşalan ka­labalığın, büfelerin ve satıcıların oluşturduğu duvarda belki bir delik bulur da, denizi ya da gün batımını yakalama şansını elde eder miyim diye debeleneceğinize, ya uçtaki Kanelo'da çay için ya da Çamlık yoluna girin. İskeleden Çamlık'a doğru ilerlemeye başladığı­nızda, asfalt yarılır da ortaya deniz çıkar sanki. Sağda deniz, solunuzdaysa güzelliği ve estetiği Fransız Rivierası'ndaki villalarla boy ölçüşebile­cek denli etkileyici küçük saraylar art arda dizi­ lir. Rumlardan kalma bu konaklardan bazıları bir zamanlar bataklıkmış, şimdi hepsinin önün­de birer cennet bahçesi uzanıyor. Bazıları hala harap. Çamlık, şehrin hemen kenarında, kente hakim bir tepede. Burada çamların arasında bir kır kahvesi ve belediye gazinosu var. Kahvenin yakınındaki Dondurmacı'nın sakızlı ve karadut­lu dondurması meşhur. 

Çamlık 'ın ilerisinde, Ayvalık'ın 8 km dışındaki Sarımsaklı, otel ve lokantaların olduğu hare­ketli, kalabalık ve popüler bir bölge. En kayda değer özelliği, 7 km'lik kumsalı. Denizin içi kum. Bu kumsal şeridinin en güzel noktası, 13 km mesafedeki Altınova.
Plajıyla ve çamların arasındaki piknik alanlarıyla burada vakit geçirmeye değer. Sarımsaklı yolu üzerinde, çok ilginç dev el şeklinde tabelalarla işaretlenmiş birçok yerin arasında, Şeytan Sof­ rası var. Sofra şeklindeki bu kayalık burundaki kafede, iğne atsanız yere düşmüyor. Şeytan Sofrası'na çıkan yol arabalardan tıkanıyor. Gün batımını seyreden kalabalığın görüntüsü ve gün batımının alkışlarla uğurlanması görül­meye değer. Manzara çok güzel ama tesis ve ortam bambaşka olabilirdi. Neden insanlar, ör­neğin Nil Nehri'nde olduğu gibi, şezlonglara uzanıp ellerinde şarap kadehleriyle, sükunet içinde, günü batırmasınlar? 
Tepede Ayvalık tarafına doğru döndüğünüzde, tam karşıdaki ada, Osmanlı döneminde akıl hastanesi olarak kullanılan Tımarhane Adası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder