"Kız evi olacak" dedikleri, meydandaki, taş evde, rafta vesikalık bir fotoğraf duruyor. Genç kız, boynundaki altınlarla birlikte çektirmiş fotoğrafı. Kızlar, ancak evlendikten sonra, altınların dizildiği ve "sakındırak" dedik leri, gerdandan geçen boncuklu bağla sağlamlaştırılan, bu özel başlıkları giyiyorlar. Üzerine de, dokuttukları ipek başörtüsünü sarıyorlar. Fatma Hanım' ın, "Sizi misafir edip, salonumu göstermek isterdim ama şu anda böcek dolu" demesine önce anlam veremiyorum. Meğerse, geleneksel ipek kıyafet dokutmak için, evinde hala ipekböceği yetiştiriyormuş. Evinin önünden bir sonraki geçişimde, böcekleri topladığını söylüyor. Rafında bakır kaplar duruyor, "Eskiden düğün davetiyesi yerine, yakın dostlara ve akrabalara elbise kumaşı, ayakkabı gönderilir, karşılığında da düğün hediyesi olarak, bakır kaplar gelirdi. Daha az samimi olanlaraysa, havlu gönderilir, karşılığında tepsi, çanak ve duvar saati gibi eşyalar gelirdi" diyor.
Çomakdağ'ın meydanındaki çay bahçesinde, derin bir sohbet var. Düğünler, turizme açılacakmış. Tabii, dört gün sürmeyecek, misafirlere kısaltılmış olarak sunulacakmış. İyi bir fikir mi, emin değilim. Kadınların, yemenilerine iliştirdikleri bir dal fesleğenin doğallığına gölge düşmesin yeter...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder