21 Ağustos 2019 Çarşamba

URLA VE ADALARI


Urla'nın civarında, 12 küçük ada var. Bunlardan, Uzunada ve Hekim Adası, askeri amaçlı kullanılıyor. Alman Adası olarak da bilinen ve güzel bir plajı olan Yassıca Ada, turizme açık. Yaz aylarında, hafta sonları, İzmir Karşıyaka'dan, Konak'tan ve Urla İskelesi'nden, buraya günü birlik tekne seferleri yapılıyor. Adalar için­de, en ilginç olanı, kuşkusuz Karantina Adası. Klazomenai halkının, Pers saldırılarından korun­mak için kaçtığı ada, Büyük İskender zamanın­da bir yolla karaya bağlanmış. Bugün, Urla İske­lesi'nden adaya uzanan asfalt yol boyunca, de­nizin içindeki, MÖ 111.yüzyıla ait antik yolun ka­lıntıları görülüyor. Hatta balıkçılar, kalıntıların üzerine çıkıp balık avlıyor. Şnorkelle dalındığında, su altındaki antik kent kalıntıları belirgin. Karantina Adası' nın üzerinde bir otel, bir plaj, bir mağara ve Klazomenai kentinin kalıntıları var. Adanın kuzey burnunda, Antikçağ'a ait, 5000 kişilik bir tiyatro var. Adada, Urla' daki Aya Yorgos Kilisesi'ne kemerli bir dehlizle bağlı olan, Ayos Yoanis'e adanmış bir katakomp (yeraltı mezarlığı) olduğu da biliniyor. Bu yapı, Anadolu'daki en eski Hıristiyan katakombu kabul ediliyor. Çam ve palmiye ağaçlarıyla kaplı adanın etrafını, yarım saatte yürümek mümkün. Adanın asıl önemi, 1865'te, Osmanlıların Fransızlara yaptırdığı Taaffuzhane' den (sağlık koruma yeri) geliyor. Karantina adı da, buradan kaynaklanıyor. Buraya ulaşan, gerek ticari amaçlı gerekse hacdan dönen bütün gemilerin mürettebat ve yolcuları, sağlık kontrolünden geçiriliyordu. Amaç, kolera, veba, çiçek, sarı­ humma gibi salgın hastalıkların ülkeye girmesini engellemekti. Gemiler, adanın açıklarında de­mirler, yolcular, küçük teknelerle, Taaffuzha­ ne'ye getirilirdi. İki bölümlü Taaffuzhane'de, yolcular önce ilaçlı sularla duş yaptırılır, bu ara­da eşyaları ve çamaşırları, 360 derece dönebi­len dolaplarla ikinci bölüme gönderilerek, buradaki üç büyük kazanda, 110 derecelik buharla sterilize edilirdi. Yolcular, 15 gün tecrit odalarında tutulurdu. Eğer gemide, hasta bir yolcu var­sa, o gemi karantinaya alınırdı. Belirli bir göze­tim sürecinden sonra, herhangi bir salgın hasta­lığa rastlanmazsa, atlı bir haberci İzmir valisine müjdeyi verir, vali de haberciyi bir kese altınla ödüllendirirdi. Bugün hala o dönemde kullanı­lan duşlar, buhar kazanları ve dolaplar binada bulunmasına rağmen, burası henüz ziyarete açılmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder