Britanya Batı Kırsalları

Batı Bölgesi' nin tam ortasında üç geniş kırsal alan uzanır. Cornwall'daki Bodmin Moor çok az kişi tarafından bilinir. Devon kuzeyde, kumtaşı Exmoor'u barındırır. Bu arada, ilin güneyinde de, kurbağaları ve vahşi efsaneleriyle ünlü, kasvetli, granit yataklarıyla kaplı Dartmoor yer alır. Bodmin Moor Batı Bölgesi' nin üç büyük kırsal alanından biri olan, yaklaşık 25 km. çapındaki Bodmin her yıl üzerinden milyonlarca tatilcinin geçtiği, işlek A30 tarafından ikiye bölünüyor olsa da, kesinlikle en az bilinenidir.

Daphne du Maurier'nin 1936'da yayımlanan kitabı Jnııınica Jıııı bu bölgeyle yakından ilgilidir. Du Ma urier (1907- 1989), 193ü 'da Bodınin Moor'da kalırke n kendisine Jamaica lnn adıyla anılan bir pubda anlatılan uzun öykülerden esinlenmiştir. Jamaica Inn, A30'a üstten bakan konumuyla artık yalnız ve esin verici olmaktan uzaktır; bünyesinde, şaşırtıcı bir gariplikler müzesi olan Mr. Potter's Museum (Tel: 01566-86250) barındırır. Sir Bedevere'nin ölümcül yara alınış Kral Arthur'dan kırılmaz olan "Excalibur" kılıcını alıp fırlattığ ı dipsiz Doznıary Gölü' ne, güneye doğru kısa bir yürüyüşten sonra, ulaşılır. Dozmary Gölü'nün 8 km. doğusunda, İÖ 2200-1400 yıllarına tarihlenen üç, taşlı daire (Hurler) yer alır; öyküler bu taşların, kutsal Şabat gününde  İrlanda kökenli, kriket benzeri bir oyun) oynadıkları için taşa döndürülerek cezalandırılan dinsizler olduğunu anlatır. Yakınlarında, rüzgfar ve yağmurun altan alta oyduğu büyük kaya tabakalarından oluşan, 9 metre yüksekliğindeki granit kütle
"Cheesewring" yer alır. Birkaç kilometre kadar güneyde ise, iri taşlar üzerine yerleştirilmiş devasa bir kapak taşıyla eski çağlardan kalma bir mezar odası olan Trethevy Quoit bulunur.

CANTERBURY

CANTERBURY KENTİNDEKİ HAZİNELERİN EN ÖNEMLİSİ İngiltere Kilisesi' nin Ana Kilisesi ve başpiskoposun bulunduğu yer olan katedraldir. Katedrale ana giriş süslü ve parlak boyalı, tam ortada dikkat çekecek kadar kederle aşağıya bakan bir İsa'nın bulun­duğu Christ Church Gate isimli kapıdan yapılır. ikiz batı kulelerle merkezde yer alan 70 metrelik Bell Harry Kulesi harika kuleciklerle bezenmiştir.

KATEDRAL

Kilisenin yapımına 1070'te, Narman istilasından kısa süre sonra, Danimarkalı yağmacılar tarafından yıkılan Anglo-Sakson katedralin yerinde başlandı.

Papa'nın emriyle Aziz Augustine İS 597 'de yerel halkı Hıristiyanlaştırmak için buraya gelmişti, böylece, Thomasa Becket'in Aralık 1170'te katedralde öldürülmesinden çok önce Canterbury (doğu Kent kıyısında, Aziz Augustine'in karaya çıktığı yerden birkaç km. içeride) bir hac yeri haline gelmişti. 

Kral öfkeyle şu ünlü, "bu kavgacı rahipten beni kurtaracak kimse yok mu?" sorusunu haykırdıktan sonra, kuzeybatı çapraz sahında, dört şövalye tarafından, II. Henry'nin yakın arkadaşıyken sonraları onu eleştirmeye başlayan Becket'in bir sürgün dönüşü öldürüldüğü yerde Şehitlik (The Martyrdom) yer alır. Bir 15. yüzyıl panosu sitemkar Becket'in vahşi görünüşlü süikastçiler tarafından hançerlenişini gösterir.

Apar topar şehit ilan edilen Becket ölümünden yalnızca üç yıl sonra azizler listesine alındı ve altın tapınağı Ortaçağ'ın en çekici hac mekanlarından biri haline geldi. Pişman olan II. Henry ilk hacılardan biriydi ama en ünlü hacılar Geoffrey Chancer'ın 1387'den öldüğü yıl olan 1400'e dek yazdığı, zekice ve müstehcen Canterbury Hikayeleri'ndeki ( Canterburynles) kurmaca olanlardır. Bu karakterler arasında Değirmenci, Batılı Kadın, Rahibe' nin Papazı ve diğer yolcular vardır.

Chelsea ve Hampstead

WALLACE KOLEKSİYONU

Regent 's Park'ın hemen güneyinde yer alan zarif bir İtalyan malikanesindeki 25 galeride sergilenen Wallace Koleksiyonu, bir bütün olarak tutulması şartıyla ülkeye armağan edilmiştir. Yine burada, görülmeye değer Sevres porselenleri ve Fransız mobilyaları da yer alır.

CHELSEA

Thames'in kuzey kıyısında, Westminster'a yakın, olağanüstü konumuyla şık ve modaya uyan Chelsea bohem bir atmosfere sahiptir ve yıllar boyunca sanatçıları, yazarları, ressamları ve"pub fılozofları"nı kendi sine çekmektedir. J.M.W. Turııer, Henry James, T.S. Elioı, Danıel Gabriel Rosseni, George Eliot, Mick Jagger, Laurie Lee ve Oscar Wilde ünlü ve kötü ünlü sakinlerinden yalnızca birkaçıdır; onlara ait mavi plakalar, nehir kıyısındaki Cheyne Walk'taki ve başka yerlerdeki evlerde görülebilir.

Bölge sakinleri yelpazesinin diğer ucunda ise, uzun ve kırmızı ceketler giyen ( kışın mavi) ve "Chelsea Pansioners» olarak anılan emekli askerler yer alır. 400 kişiden oluşan Chelsea Pansioners, Sir Chrisıopher Wren tarafından 1682 yılında yapılan Royal Hospital'da yaşamaktadır.

HAMPSTEAD

Yukarıda, Londra'nın kuzeyinde, kent merkezinin karmaş ası ve kirliliğinden uzakla, yeşil tepelerle kaplı Hampstead Heath bir koruluklar, çayırlar, açık alanlar, küçük göller, sulak ve yeşil araziler ağı oluşturur.

Burada, Rembrandı'ın kendi portresini ve Reynolds, Van Dyck, Vermeer ve Gainsborough'nun yapıtlarını içeren lveagh resim mirasına ev sahipliği yapan, Robert Adam tarafından yeniden yapılan olağanüstü 17 yy. Kenwood House vardır.

HARRODS

HARRODS 

Stil, şıklık, muazzam servet ve ticari başarının tartışılmaz biçimde tüm dünyada hüküm süren monarkı olan, güçlü Harrods (87-135 Broıııptoıı Rd., SWI, Tel: 0171-730 1234, metro:

Knightsbridge) yanında diğer tüm mağazalar sönük kalır. Charles Henry Harrod ailece işletilen küçük bakkal dükkanını 1849'da burada açtı ve bu küçük işletme inanılmaz bir gelişme gösterdi.

Bodrum katında Harrods'un kendi bankasının -Harrods Bank Ltd.- harika mermer salo nları yer alır. Zemin katta, dilerseniz Lüks Odası'nda gezinip 5 bin dolarlık Christian Dior timsah derisi el çantasına, 17 bin dolarlık Louis Vuitton valiz setine, Marakeş Paşa'sı için tasarlandığı haliyle, yalnızca 22 bin dolara satılan kesintisiz devinimli kol saatine göz atabilirsiniz. Çoğu insan yapmaz bunu. İnsanlar, cömertçe boyanmış ve işlenmiş tavanları ve sergileriyle karşı konulamaz Yiyecek Salon lan ' na sürüklenirler: Duvarlarda ve sütunlarda yer alan sanat ve zanaat yapıtları; charcuterie tezgahının üzerinde uçan domuzlar ve tavus kuşları; avcılarla ve çobanlarla dolu küçük bir kubbe; buzlar arasındaki balık sergisinin üzerindeki sevimli, küçük deniz kızlan; nihayet, istiridye ve şampanya barındaki akvaryum. Sfenksleri ve akantus yaprağı sütun başlıklarıyla Mısır tarzı asansörde bir aşağı bir yukarı inip çıkarak tüm günü geçirebilir; 42 bin dolarlık, üstü mermerli vitrini kaçırmamak için üçüncü kattaki mobilya bölümüne doğru yukarı çıkabilir ya da yastıklı, kırmızı deri koltuklarıyla ve parıldayan siyah beyaz duvarlarıyla bodrum kattaki berber dükkanına inebilirsiniz.

WESTMİNSTER KATEDRALİNİN İÇ MEKAN ÖZELLİKLERİ

İÇ MEKAN 

Kilisenin en ilgi çekici yönlerinden biri büyük ve iyi insanlara (ayrıca büyük ve iyi olmayanlara) ithaf edilmiş, boy ölçüşülemez bir anıt koleksiyonuna sahip olmasıdır. Büyük Kuzey Kapısı'nda giriş ücretini ödedikten sonra, kuzey çapraz sahasındaki Statemen's Aisle'ı (Devlet adamları koridoru} görmek üzere ilerleyebilirsin iz. Burada, Benjamin Disraeli (1804 - 1881 ), William Gladstone (1809 - 1898 ) ve Sir Robert Pecl'inkileri (1788-1850} de içeren kilisenin en iyi heykellerini görebilirsiniz. William Pitt'in (1759-1806 ) 7,6 metrelik bir anıtı da yine burada yer alır. Sağ tarafınızdaki, Henry Purcell, Sir Edward Elgar ve Benjamin Britten'in anıtlarının yer aldığı kuzey koro geçidi, müzisyenlere adanmıştır. Kraliyet şapelleri Kilisenin doğu ucunda hükümdarların gömülü olduğu şapeller yer alır. "Günah Çıkartan" Edward (hükümranlığı: 1042- 1066 ), St. Edward's Şapeli'nde ki İngiliz  hükümdarlarının meşe ağacından yapılma Taç Giyme Tahtının (Coronation Chair) yakınında gömülüdür.Görkemli yelpaze tonozlarıyla göz alan VII. Henry şapeli, koro ve mizahi bir durum yaratarak, mezar bölümünü gizler. Yaldızlı bronz heykel lahtinde Henry'nin  (hükümranlığı 1485-1509) kendisi burada yatar. Aşağıda, bir mezar odasında, yas tutan bronz savaşçılarla çevrili mezarında yatan, yol göstericisi Buckingham Dükü'nün ( 159 2-1628) abartılı şaşaasından çok daha sade yapılmış mezarında 1. James yer alır. Kuzey yan sahında, Kraliçe I. Elizabeth mermer içinde ta m da bir kraliçeye yakışır biçimde soğukça bakar;İskoç ya Kraliçesi zavallı Mary,güney yan sahındaki mezarının üstündeki sayvanda bulunan yaldızlı çiçek düzenlemesine solgun ve dindar bir ifadeyle bakar

Britanya Müziği

Kırsal yaşamı ve köy işlerini konu edinen, canlı ve kimilerine göre de sadece hoplayıp sıçramaya yarayan köy danslarına eşlik eden melodilerden oluşan İngiltere halk müziği ise, folklor derneklerinde ve özel ses kayıtları satan dükkanlar da hala kendine bir yer bulabilse de, Keltlerinki ölçüsünde toplumsal ve müziksel öneme sahip değildir. Britanya dinsel ve klasik müziği, William Byrd (1542-1623) ve Thomas Tallis'den başlayıp (1505 - 1585) Henry Purcell (1659 - 1695 ) ve George Frederick Handel'e (1685- 1759 ) uzanan Tudor dönemi bestecilerinin görkemli koro çalışmalarından; Sir Edward Elgar (1857- 1934 ), Frederick Delius ( 1862-1934 ), Ralph Vaughan Williams (1872-1958 ) ve Gustav Holst {1874-1934) gibi 19. ve 20. yüzyıl isimlerine kadar oldukça düz bir çizgide ilerlemiştir.

Bu ciddi bestecilerinin hiçbirinin, Victoria döneminin görkemli operetlerinin yaratıcıları Sir William Schenweck Gilbert (1836 - 1911 ) ve Sir Arthur Sullivan (1842-1900) kadar ulusal çapta bir sevgi ve saygı görmemeleri belki de Britanya'nın müzik zevkinin doğasından kaynaklanır. Bu yüzyıl, aynı zamanda diğerlerinin yanı sıra Sir Michael Tippett, Sir William Walton ( 1902-1983) ve Benjamin Brinen (1913 - 1976 ) gibi müzik şahsiyetlerinin yükselişine tanıklık etti.

Suffolk, Aldeburgh'daki (Britten); Sussex, Glyndebourne'daki (opera) kutlama niteliğindeki klasik müzik festivalleri ve Londra'daki Albert Hall'da verilen ve dinleyicilerin gezinmesine olanak veren "promenade" konserleri her zaman yüksek bir katılıma sahne olur.

19.Yüzyıl Britanyası

Ayaklanma

Çocukların çalışmasını haftada 48 saatle sınırlayan "Fabrika Yasası" 1833'e kadar çıkmadı. Baca temizleyicileri, Charles Kingsley'nin Su Bebekleri'nde (Tlıe Water Babies, 1863) betimlendiği gibi hintli çocukları çalıştırıyordu . Parlamentodaki yozlaşma ve işçilerin oy hakkının bulunmayışı, 1838-39 yıllarında, on binlerce insanın kitle yürüyüşleri ve gösteriler yaptığı Chartist Ayaklanmalar'a yol açtı.

839 ağustosunda iki düzine insan güvenlik güçleri tarafından Güney Galler, New port'ta öldürüldü. Makineleşme yüzünden işten çıkarılan tarım ve sanayi işçileri makineleri kırma eylemlerine giriştiler.
19. yüzyıl Britanyasının dünyaya verdiği muzaffer görüntünün altında çaresiz yaşamlar saklıydı.

Yeni öncüler
Her şeye rağmen, başarı başarıydı. Dünyanın ilk yolcu demiryolu (1830) coğrafi ve toplumsal hareketliliği başlattı. 1833'te kölelik imparatorluğun her yerinde kaldırıldı; aynı yıl Oxford Hareketi muhafazakar misyonerlik Hıristiyanlığını yeniden canlandırdı. l846' da anestezinin bulunması, bin yıllık cerrahi dehşeti sona erdirdi . Charles Darwin'in 1859'da yayınlanan Türlerin Kökeni (Tlıe Origin of Species) zihinleri o zamana dek düşünülemeyen alanlara kaydırdı. 1870'te herkese 11 yaşına kadar zorunlu eğitim başlatıldı. 1880'1erde evler elektrikle aydınlatılıp ısıtılmaya başlandı. 1882'de çıkarılan Eski Anıtları Koruma Yasası ve 1895' te National Trust' ın (Ulusal Vakıf)  kuruluşu ile kırsal bölgelerin ve bu bölgelerde­ki mirasın korunması bile gündeme alındı.

BRİTANYA'NIN COĞRAFYASI

BRİTANYA'NIN COĞRAFYASI

Güney Yorkshire ile Lancashire kırlarının zeminini oluşturan iri taneli kumlar çok eski  nehirlerin getirdiği kum ve çakılların tarih öncesi deltalar da birikip kaynaşmasıdır. 

Pennine dağlarının bol çiçekli otların büyüdüğü karbonlu kireç taşı zemini sayısız deniz canlısının kabuklarından oluşmuştur. Lancashire, Yorkshire, Nottinghamshire, Durham ve güney Galler'in kimi yörelerinde sıkışıp kömürleşen bitki katmaları bulunur. Taneli kireç taşı (oolit ) ülkeyi Kuzey Yorkshire kıyısından Lincolnshire Wolds, doğu Midland yükseltisi (uplands) ve Cotswold Tepeleri yoluyla geçip Bath ve Somerset'ten aşağıya doğru inerek Devon kıyılarına dek uzanan 482 kilo metrelik kalın bir kuşak oluşturur. 200 milyon yıl  kadar önce kalsiyum karbonatla çevrelenmiş kum tanelerinden oluşmakla yüzeyi balık yumurtası hevengine benzediği için "balık yumurtası" ya da "yumurta  taşı"  diyede anılır. Taneli kalker kireç taşları soluk gümüş renginden koyu bal- portakal rengine kadar değişiklik gösterirler ve Stamford, Cirencester ve Bath gibi kentlerdeki yapılara zenginlik katarlar. Güney İngiltere'nin büyük bölümünü oluşturan tebeşir kayaları da, 100 milyon yıl kadar önce kuzey Avrupa'nın büyük bölümünü kaplayan büyük tebeşir denizi sığ  sularında yaşayan ve ölen, ''foraminif era" denen  küçük  deniz canlılarının kabuklarından oluşmuştur. Hayal bile edilemeyecek kadar çok sayıdaki küçücük kabuklar bu denizin tabanında birikmiştir. Öyle ki, bu birikme, günümüzde Hampshire'deki Walbury Tepesi'nde yaklaşık 300 metrelik zirve noktasından deniz seyiyesine inen, oradan da deniz seviyesinin altında yaklaşık 150-200 metre kadar devam eden bir katman oluşturmaya yetmiştir.

WİNDSDOR

Charing Cross, Victoria ve Waterloo istas­yonlarından kalkan trenler güneydoğudaki Kent'e gider. Ortaçağ sokakları ve bir Narman katedralinin halen varlığını sürdürdüğü bu kentte Canterburry'n in muhteşem katedrali en önemli yeri tutar. Kraliçe Eleanor'un 1278'de satın aldığı romantik Leeds Şatosu'na giderken inilmesi gereken istasyon, Maidstone yakınlarındaki, Bearstead'dir. Victoria'dan kalkan trenler, Brighton'a da gider. Liverpool Street ve King's Cross trenleri sizi, kuzeye, Cambridge üniversite binaları ve manastırları ile hemen  yakınlarındaki büyü­leyici Ely ve Peterborough katedrallerine ulaştırır. 

WİNDSDOR

Londranın 32. km batısında Thames kıyısında kurulu Windsor'a ulaşım rahat ve hızlıdır. Muhteşem şatoyu, görülecek di­ğer seçenekler tamamlar. Her yıl düzenlenen bir dizi etkinlik arasın­da Royal Windsor Horse Show (Kraliyet Windsor At Yarışı, mayıs); Windsor Carnival (Windsor Karnavalı, haziran ); Royal Windsor Ro­se Show (Kraliyet Windsor Gül Sergisi, temmuz) ve polo maçları (temmuz) ile Windsor Festival (Windsor Festivali, eylül) de var. Kasaba merkezinde bir tepenin üzerinde kurulu Windsor Castle (Windsor Şatosu), her ziyaretçiyi memnun eder. Yapıyı 1080'lerde Londra savunma halkasının bir parçası olarak inşa ettiren " Fatih" William' dır. Bu Norman kalesini Gotik bir saraya dönüştüren il. Edward, aynı zamanda Lower Ward'da College of St. George'u kuran ve Upper Ward'ı da yeniden inşa ettiren isimdir. IV. Edward, St. George's Chapel'i (St.George Şapeli) inşa ettirmiş ve III. Henry de Lower Ward'a büyük bir kapı ekletmiştir. Mimar Huglı May, Windsor'u Londra dışındaki asıl sarayı yapmak isteyen II. Charles için İngiltere'nin en görkemli barok kraliyet yapısını yaratmış; deko­rasyonda ise, Grinling Gibbons'un ağaç oymaları, Antonio Verrio ve diğerlerinin resimleri kullanılmıştır. II. Henry'nin yaptırdığı ünlü Round Tower'ın (Yuvarlak Kule) 65.5 metrelik bugünkü yüksekliğine çıkarılması ve yeni kulelerle şato­m Ortaçağ siluetinin geliştirilmesi Jeffrey Wyatville'i görevlendiren IV. George dönemindedir. 20 Kasım 1992 tarihin de yaşanan yıkıcı bir yangından sonra Grand Reception Room (Büyük Resepsiyon Salonu), State Dining Room (Resmi Yemek Salonu), Crimson Drawing Room (Kırmızı Oturma Odası) ve zarar gören diğer yerler özenle restore edildi. Çalışma beş yıl sürdü ve gerekli paranın bir bölümü, Buckingham Palace'ın (Buckingham Sarayı) 1993 yılında ziyarete açılmasıyla elde edilen gelirden karşılandı. Restorasyonun düzeltmeye yetmediği şato bölüm­leri Sidell Gibson Partnership tarafından yeniden inşa edildiğinde, işçilik ve tasarını gelenekleri Ortaçağ'a kadar giden modern bir Gotik stil yaratılmış oldu. Bu stil özellikle Lantern Lobby'de görülebilir.