Londra'daki tarihi binaların çokluğu da şaşırtıcı: 17 bin adet çok iyi korunmuş tarihi bina kentin her köşesine yayılmıştır. Örneğin, Buckingham Palace ( Buckingham Sarayı) kraliyet ailesinin yaşadığı tek saray değildir. Eğer bir kraliyet sarayı ziyaret etmek istiyorsanız, Westminster, Hampton Coıırt veya Kennsigton'a da gidebilirsiniz.
Kentin batısında bulunan saraylarda Hampton Coıırt, doğu tarafındaki Greenıvich Palace'tan 30 kın. ötededir. Big Ben ile St. Paul's Cathedral'in (St. Paul Katedrali) uzaklığı 4 kilometredir ve metro ile 20 dakikada ulaşılır.
Londra'nın merkezi Thames Nehri'nin kuzey yakasına yayılmıştır. Burası, başkentin kalbidir. Kentin en eski bölgesi olan City (kelime anlamı "kent") ziyaretçileri kentin merkeziymiş gibi yanıltsa da, burası aslında ticaret merkezidir. City'nin pırıl pırıl binalarında görev yapan ve sayıları bir milyonu aşan iyi giyimli hanım ve beylerden oluşan dev bir ordu hafta içinde tren ve otomobillerle buraya akın eder. Kentte çalışan diğer kişiler "underground" ya da " tube" diye bilinen metroyla veya trafiğin yoğun olduğu saatlerde tıklım tıklım dolu olan iki katlı, ünlü Londra otobüsleriyle başkente ulaşırlar.
City'nin doğu duvarının dış tarafında, nehir kenarında Tower of Landon (Londra Kalesi) ile Tower Bridge adlı köprü yer alır. Arkasında, East End taraflarında, Whiıechapel sokakları Londra'daki göçmenlerin ve liman işçilerinin öyküleri anlaıır; Spitalfıelds'de Fransız Protestaııı ipek dokumacılarının güzel evleri, Yahudi sinagogları, Londralı tacirlerin Petticoat Lane pazarı ile çoğu yakın zamanlarda göç etmiş Bengaldeşlilerin baharat kokulu mahalleleri sıralanır. Bu sokaklardaki eski depoları stüdyoya dönüştüren çok sayıdaki ressam, heykeltıraş ve müzisyen burayı Avrupa'nın en önemli sanatçı mahal-lelerinden biri haline getirdi. Limanın Tilbury'etaşınmasıyla, Towerı'n dogusunda 18 kilometre uzunluktaki doklar sessizliğe bürünürken Tilbury'de hayat canlandı. Docklands olarak bilinen bölgede, yine Docklands Liglıt Railway adı verilen ve sadece bölge içinde çalışan hafif raylı bir ulaşım sistemi, yeni yeni yükselen gösterişli binalar ve yoğun sportif faaliyetler mevcuttur. Buradan güney yakasındaki iki ilginç bölgeye ulaşmak oldukça kolaydır. Bu bölgelerden birincisi, eski Greenwich Palace (Greenwich Sarayı) ve etrafında yer alan semtlerdir; ikincisi ise, yeniden canlandırılan Greenwich Yarımadası ve Millenniunı Dome'dur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder