17 Eylül 2019 Salı

Devrim Sonrası ABD ve İran


Hz. Hüseyin'in vefat ettiği gün olan 10 Muharrem'de, yani Aşure Günü'nde yapılan törenlerin, muhafazakâr güçleri destekleyen ve ABD'yi hedef alan ateşli bir gösteriye dönüştüğü gün İsfahan'daydım. İsfahan'da yapılan Aşure törenlerinin odak noktası, İran mimarisinin anıtsal örnekleriyle çevrelenen dikdörtgen şeklindeki Meydan-ı İmam Humeyni'dir. Bu eserler arasında, yapımı 1638'de tamamlanan ve İsfahan'ın fazla yüksek olmayan silueti içinde hemen fark edilen İmam Camii de bulunur. Caminin gök mavisi kubbesi ve bej hatları, çölün göğü ve kumuyla uyum içindedir.

Meydan, aralarında Devrim Muhafızları'nın da bulunduğu binlerce matemci tarafından baştan başa doldurulmuştu. Ayakları çıplak, çoğunun başı İslam için canlarını feda edebileceklerini simgeleyen kırmızı yeşil bantlarla bağlanmış insanlar, ağıtlar yakarak ve göğüslerini döverek şeref locasının önünden geçiyorlardı.

Konuşmacı, İran'a tekrar sızmaya başlayan Amerikan ve Batı kültürüne göndermeler yaparak göstericilere övgüler düzüyor ve şöyle bağırıyordu: “İşte İslamın savaşçıları! Onlar dün cephede düşmanla çarpışıyorlardı. Bugün kültür istilasına karşı savaşıyorlar!” Sakallı adamlar sıralar halinde meydan boyunca koşuyorlar, bir yandan da “ABD'yi sevenlerin gözlerini kör edeceğiz” diye slogan atıyorlardı.

30 yaşındaki bilgisayar teknisyeni Hamid Rıza Selimiyân, “Ne zaman ki kurtla kuzu bir arada barış içinde geçinebilir, işte o zaman biz de ABD ile iyi ilişkiler içine girebiliriz” dediğinde, onu başlarıyla onaylayan yandaşları yavaş yavaş etrafımı sarmaya başlamıştı. İçlerinden biri söylediklerini çarpıtmamam konusunda beni uyardı; diğerleri ise ABD yönetimine aşağılayıcı sözler yağdırıyordu. Tercümanım sessizce orayı terk etmemiz uyarısında bulununca yürüyüşçülerin arasına karışıp Meydan-ı İmam'da izimizi kaybettirdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder